Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya’nın transformasyonunda da önemli

güven sak
5 min readMar 23, 2024

güven sak

Türkiye söz konusu olduğunda bugün nerede olduğumuza değil, belli bir zaman diliminde, nereden nereye geldiğimize odaklanmakta her zaman fayda vardır. Şu anda manasız bir iktisat politikası tecrübesi sonrası, kendi kazdığımız kuyudan çıkmaya çalışıyor olmamız sizi yanıltmasın. Bu olumsuz tecrübenin getirdiği karamsarlık sizi olumsuz etkilemesin çünkü Türkiye artık dünyanın en önemli tedarikçilerinden biri.

TEPAV direktörlerinden Ekrem Cunedioglu Türkiye’nin dış ticaretteki kuvvetli performansını ayrıntılarıyla yazdı geçenlerde. İsteyenler için buraya koyayım

Her ülke gibi, Türkiye’nin de kuvvetli ve zayıf yanları var. Bugün havadaki karamsarlığın önemli nedenlerinden biri, son günlerde memleketin zayıf yanlarına çok fazla odaklanmış durumda olmamız, bana sorarsanız. Halbuki Türkiye ekonomisinin ürün ve pazar çeşitliliği, Türkiye’nin kuvvetli yanı. Türkiye, artık bir üretim üssü olarak Çin ve Hindistan ile aynı ligde.

Bakın mesela 1995 yılında böyle değildik. 1995'ten 2022'ye ihracatımız artıyor, yoğun ihracat yaptığımız pazar sayısı iki katına çıkıyor, rekabetçi bir biçimde sattığımız ürün sayısı 1,5 katına yükseliyor, ancak daha gidecek çok yolumuz var. 1995'te ürün ve pazar çeşitliliği açısından dünyanın ana tedarikçisi Batı ülkeleri iken, 2022'de Türkiye, Çin ve Hindistan öne çıkıyor. Rakamlar böyle söylüyor. Vakıa ile kavga olmaz.

Türkler dışa açılarak zenginleşebileceklerini 1980 sonrasında Özal reformları ile öğrendiler. 1980'de dışa açılmayı mümkün kılan yapısal reform hamlesi olmasaydı bugün burada olmazdık. 2000 sonrasının Avrupa Birliği (AB) reformları ise, 1996'da yapılan Gümrük Birliği (GB) düzenlemesini işler hale getirdi. AB ile GB olmasa bugünkü ürün ve pazar çeşitliliği olmazdı. Türkiye, bir üretim üssü olarak Çin ve Hindistan’la aynı ligde olmazdı.

Kuvvetli yanımızı kabullenmekte fayda var. Neden? Türkiye’nin bundan sonra yapması gerekenlerin başlangıç noktası burası. Geleceğe doğru bakarken ayaklarımızı sağlam bir biçimde üzerine basabileceğimiz zemin burada. Bu noktadan bakıldığında, sorunlarımızın tamamı kolaylıkla çözülebilir duruyor doğrusu. Ancak bu kuvvetli yanımızın iyice farkında olursak, bunu doğru bir biçimde çocuklarımızın geleceğine bağlarsak içinde bulunduğumuz kuyudan güçlenerek çıkabiliriz.

Bugün bir yol ayrımındayız. Nedir? Şimdi bu inşa ettiğimiz kapasiteyi hangi sektörlere, alanlara odaklayacağımıza, nerelerde ihtisaslaşacağımıza karar vermemiz gerekiyor. İhtisaslaşma, herhangi bir alandaki üretebilme kabiliyetini o alanda teknolojik dönüşüm ve yenilik yapabilme kapasitesine dönüştürebilmek demek. Altını çizeyim, ürün ve pazar çeşitliliği, “akıllı” uzmanlaşmanın ön koşulu. Biz neredeyiz? Tam da orada.

Şimdi bu inşa ettiğimiz kapasiteyi hangi sektörlere, alanlara odaklayacağımıza, nerelerde ihtisaslaşacağımıza karar vereceğiz. Bunu tam bu ara yapmalıyız. Neden? Çin’in hareket alanının daralacağı, Türkiye’nin hareket alanının genişleyebileceği tarihsel bir geçiş noktasındayız. Bu yeniden yapılanma döneminden sonuna dek faydalanarak ekonomimizi güçlendirmek için artık harekete geçmek zorundayız.

Çeşitlilik Kafkasya ve Orta Asya’da Türkiye’nin önemini artırdı

Bugün size dünyanın merkezinde, Orta Asya ve Kafkasyada bu iki parametre açısından, ürün ve pazar çeşitliliğinde ülkeler nasıl sıralanıyor göstereyim. 1989'da Sovyetler Birliği dağılırken Türkiye böyle avantajlı bir ekonomik konumda değildi. Ama bugün Kafkasların ve Orta Asya’nın ekonomik ve sosyal transformasyonunda Türkiye önemli bir rol üstlenebilecek müthiş bir ekonomik potansiyele sahip.

Kafkasya ve Orta Asya’da Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan ülkeler, Doğu Avrupa gibi Batı değer zincirlerine bağlanmadılar. Ekonomik ve ticari ilişkiler açısında Rus değer zincirlerine bağlı kaldılar. Hatta bu nedenle Doğu Avrupa’daki ülkelerin küresel rekabet gücü artarken Kafkasya ve Orta Asya’daki ülkelerin küresel rekabet gücü Rusya ile birlikte sürekli geriledi. İsterseniz şu grafiğe bir bakın..

Ayrıca Ağustos 2022'den kalma bir yazımı da buraya bırakayım bu konuyla alakalı.

1995'te ürün ve pazar çeşitliliği açısından bölge ülkeleri böyleydi.

Sonra 2022'de Türkiye çeşitlilik açısından Hindistan’ı da geçti. Rusya ise artık iyice geriledi.

İşte, Türkiye bölge ülkelerinin iktisadi dönüşümünde önem kazandı dediğim hal böyle bir hal. Türkiye’nin çeşitlilikten kaynaklanan kuvvetli yanı Kafkasya ve Orta Asya’da Türkiye’nin stratejik önemini belirgin hale getirdi doğrusu. Bölge ülkelerinin Batı değer zincirlerine eklemlenmesinde Türkiye’nin önemi açık seçik ortaya çıktı.

Türkiye, belediye seçimleri sonrasında, Nisan 2024’ten başlayarak adımlarını doğru atarsa, hangi sektörlerde, ürünlerde, pazarlarda nasıl uzmanlaşacağına karar verebilirse gelecek bugünden çok daha iyi olacak diye düşünüyorum ben doğrusu.

Türkiye’nin yeşil ve dijital dönüşümün asimetrik sektörel ve bölgesel etkilerini de dikkate alan, bölgesel kalkınma odaklı, güçlü bir akıllı uzmanlaşma stratejisine ihtiyacı var. Aradığımız yapısal reform gündeminin hedefi belli. Şimdi geriye bunu nasıl yapacağımıza bakıp gerekli politika adımlarını ve süreci yönetecek mekanizmaları tanımlamak kalıyor.

Peki, 2000'li yıllarda dış ticaretteki bu çeşitlenme süreci esnasında daha da büyüyen yapısal tasarruf açığı problemimizi yok mu sayacağız? Hayır, işte onun çözümü de bu akıllı uzmanlaşma sürecinde doğrusu. Geçenler bize yine yeniden bir Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) lazım dediğim buydu esasen. Peki, nasıl bir DPT lazım diye de tartışmaya başladım.

“Kuvvetli yanımızın iyice farkında olursak, bunu doğru bir biçimde çocuklarımızın geleceğine bağlayarak içinde bulunduğumuz kuyudan güçlenerek çıkabiliriz” dediğim işte bu.

Nedir? Geleceği kurgulamanın ilk adımı kuvvetli yanımızın farkında olmaktır. İşte o vakit, ehem ile mühimi ayırdedip atılması gereken adımları odaklanabiliriz. İşte o zaman, hakikaten 21.asır, Türk asrı olur. Gelin bu potansiyeli boşa harcamayın. Geleceğin inşasına bir tuğla da siz koyun. Karamsarlığı bırakın.

Bu köşe yazısı 18.03.2024 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi’nde yayımlandı.

Originally published at https://www.tepav.org.tr.

--

--

güven sak

Notes from Turkey and its vicinity: It’s the economy, stupid